Borçlu Temerrüdü
Dr. Ali Tolga Erendaç
1. Genel Olarak İfa Engelleri
Borç ilişkisinin amacı ifadır. Taraflar borçlandıkları edimi yerine getirmek amacıyla borç ilişkisi kurarlar. Ancak borç ilişkileri her zaman ifa amacına ulaşamayabilir. Borcun ifa edilememesinin nedeni alacaklıdan veya borçludan kaynaklanabilir.
Alacaklıdan kaynaklı nedenlerle borcunu ifa edilememesinin nedeni “alacaklı temerrüdü” veya “diğer ifa engelleri” olabilir. Borçludan kaynaklı nedenlerle borcun ifa edilmemesi ise, “borcun hiç ifa edilmemesi” veya “gereği gibi ifa edilmemesi” şeklinde oluşabilir.
Borcun hiç ifa edilmemesi iki şekilde olur. İlki ifanın mümkün olamaması durumudur ki bu “ifa imkansızlığıdır”. Diğeri ifa mümkün iken borçlunun edimi yerine getirmemekte direnmesidir, bu da “borçlu temerrüdünü” oluşturur.
Borcun gereği gibi ifa edilmemesi –borcun kötü ifası olarak da anılır– ifa imkansızlığı ve borçlu temerrüdü dışındaki borca aykırılıkları ifade eder. Gereği gibi ifa etmeme “sözleşmenin müspet ihlali” olarak da anılır ancak gereği gibi ifa etmemenin tüm hallerini kapsamadığı için bu terim eleştirilmektedir.
Bu yazımızda sadece Türk Borçlar Kanunu (TBK) genel hükümleri kapsamında borçlu temerrüdü hakkında bilgi verilmiştir.
2. Borçlu Temerrüdü
2.1. Şartları
Borçlu temerrüdü, borçlunun asli veya yan borçlarının ifasında gecikmesi ve ifa etmemede direnmesidir. Borçlu temerrüdünün şartları;
- borcun muaccel olması ve
- borçluya temerrüde düştüğünün ihtar edilmesidir (TBK m. 117/f. 1).
Borcun muaccel olması, alacaklı tarafından borcun talep edilebilir olmasıdır. Borcun muaccel olacağı zamanı taraflar belirleyebileceği gibi, kanun hükmü ve hukuki işlemin niteliği de belirleyebilir. Borç, ifası için bir vade belirlenmişse vadesinde, belirlenmemişse doğduğu anda muaccel olur (TBK m. 90).
Vade taraflarca belirlenebileceği gibi veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan birinin usulüne uygun bir bildirimde bulunması suretiyle de belirlenebilir. Borç belirli vadeye bağlı ise temerrüt ihtarına gerek yoktur (TBK m. 117/f. 2). BK m. 117/ f. 2’de açıklanmamış olmakla beraber ihtarın yapılmasının dürüstlük kuralına göre beklenemeyeceği hallerde de ihtara gerek kalmadan borçlunun temerrüde düşeceği kabul edilmektedir.
2.2. Sonuçları
Borçlu temerrüdünün genel sonuçları, borçlunun aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatı ödeme borcunun doğması (TBK m. 118) ve beklenmedik halden doğan zararlardan sorumlu olmasıdır (TBK m. 119).
TBK m. 123-126’de tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde bir tarafın asli edimi bakımından borçlunun temerrüdüne düşmesi halinde temerrüdün genel sonuçlarından başka alacaklıya ek imkanlar tanınmıştır. Bu imkanlar alacaklının aynen ifadan vazgeçip, ifa yerine tazminat istemesi veya sözleşmeden dönebilmesidir. Hemen belirtelim ki bu imkanlar, edimlerin karşılık olduğu tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler için mümkündür. Eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde alacaklı bu imkanlardan yararlanamaz.
Asli borcun bir para borcu olması halinde borçlu temerrüdünün genel sonucu, aynen ifa yanında gecikme tazminatı yerine kusur ve zarar şartı aranmaksızın borçlunun temerrüt faizi ödeme borcunun doğmasıdır (TBK m. 120).
Asli borcun bir irade beyanında bulunma borcu olması halinde bu borcun aynen ifasının mümkün olup olmadığı tartışmalıdır. Alacaklının aynen ifa yönünde karar verilmesini hakimden istemesi halinde mahkeme kararının borçlu iradesi yerine geçip geçmediğine göre temerrüdün sonuçları değişir. Eğer mahkeme kararının borçlu iradesinin yerine geçtiği görüşü kabul edilirse borçlu temerrüdünün genel sonucu olan aynen ifa, mahkeme kararının cebren icrası ile sağlanabilir. Ancak mahkeme kararının irade beyanının yerine geçtiği kabul edilmezse, bu kararı cebren icra etmek mümkün olmaz. Bu durumda alacaklı, irade beyanında bulunma borcuna aykırılık halinde TBK m. 118’e göre tazminat isteyebilir.
Yan borçlara aykırılığın sonuçları yan borcun asıl edime bağlı olup olmadığına göre belirlenir.
“Asıl edime bağlı yan borçlar” asli borcun ifasına yardımcı olması nedeniyle bağımsız niteliğe sahip değildir ve asıl borçtan ayrı olarak dava edilemezler. Bu nedenle asıl edime bağlı yan borçlara aykırılık halinde borçlunun temerrüdü söz konusu olmaz. Asli borcun gereği ifa edilmemesi sonucunu doğurur ve borçlu TBK m. 112’e göre alacaklının zararını tazminle yükümlü olur.
“Asıl edime bağlı olmayan yan borçlara” aykırılık halinde bu borçların asli borçtan bağımsız dava edilebileceği kabul edilir. Ancak yan borcun konusu bir yapma veya yapmama edimi ise borçlunun aynen ifaya zorlanması mümkün olmaz, sadece borç ihlal edildiği zaman borçlu TBK m. 118’e göre alacaklının zararı tazminle yükümlü olur.
TBK m. 118’e göre borçlu, temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat yükü altındadır. TBK m. 118’de düzenlenen gecikme tazminatı, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden kaynaklanan zararını karşılamayı amaçlar ve borcun gecikmeden ifa edilmesindeki alacaklının menfaatini sağlamaya yöneliktir. Gecikme tazminatı borcun gereği gibi ifa edilmemesinden doğan bir tazminat olduğu için, temerrüdün gerektirdiği ek şartlar ve zararın özelliği dikkate alınmak kaydıyla, borcun gereği gibi ifa edilmemesinin genel sonucu olan tazminatın esasları borçlu temerrüdü halinde istenecek tazminat için de uygulanır. Burada talep edilebilecek zarar, bir tür olumlu (müspet) zarar olup, alacaklının malvarlığının borcun ifa edilmesi halinde içinde bulunacağı durumla, gecikilmesi nedeniyle içinde bulunduğu durum arasındaki farkı içerir.
Leave a Comment